Tag: CONTAINER

Centos Üzerine Kubernetes Cluster Kurulumu

Kubernetes üzerinde geliştirme yapabilmek için tercih edilecek en iyi yollardan biri Minikube kullanmak. Minikube lokal makinenizde bir VM içinde, tek node’lu bir cluster oluşturarak Kubernetes deneyimi yaşamanıza imkan veriyor. Ancak çok node’lu bir cluster nasıl çalışıyor görmek istiyorsanız, lokal makinenize sanal makinelerden oluşan bir kurulum yapmanız gerekiyor. Ben Windows ile çalıştığım için VMware Workstation kullanacağım ancak kurulum adımları bir çok farklı sanallaştırma aracı veya fiziksel ortam için de geçerli.

Tipik bir Kubernetes cluster genellikle bir master ve birkaç worker nod’dan meydana gelir. Worker node lar daha sonra master node tarafından yönetilir, böylece cluster’ın merkezi bir noktadan yönetilmesi sağlanır.

Anlatmaya çalışacağım Kubernets cluster yapısı 1 master node, iki 2 worker node şeklinde bir yapı olacak. Master node’da en az 2 CPU ve 4 GB RAM olması önerilir. Kurulum sırasında repository lerden paketler indireceğimiz için tüm nodelarda internet bağlantısı gerekli, sanallaştırma ortamını buna uygun ayarlamamız gerekir. Tahmin edeceğiniz gibi kubernetes container runtime olarak docker kullanacağız.

  • Master Node : 192.168.10.20
  • Worker Node 1 : 192.168.10.21
  • Worker Node 2 : 192.168.10.22

(continue reading…)

Loading


Kubernetes Nedir, Nasıl Çalışır, Nerede Kullanılır?

Kubernetes’in kelimesi Yunancadan geliyor ve anlamı dümenci (helmsman) veya pilot olarak karşımıza çıkıyor. Çoğu kaynaklarda kubernetesi k8s olarak yazıldığını görebilirsiniz. Bunun sebebi k ve s harflerinin arasında 8 tane harf olmasıdır.

Kubernetes (K8s), konteyner uygulamaların dağıtımını, ölçeklendirilmesini ve yönetimini otomatikleştirmek için açık kaynaklı bir sistemdir.

Sektörün ihtiyaçları neticesinde container yapılarının yoğun olarak kullanılmaya başlanmasıyla, yönetim ve operasyon yükünü kısıtlı personel ile kaldırabilmek adına bu sistemleri otonom haline getirmek kaçınılmaz bir hal aldı. Kubernetes’in öne çıktığı nokta tam olarak burası diyebilirim. Gerçek hayattan birkaç örnek verecek olursak;

  • Bizim makine bütünümüz var yani 1000 core luk bir makine halinde değil 8/10/12 vb gibi parçalar halinde, biz uygulamaları bunların üzerinde çalıştırırken uygulamaların nerede çalışacağına da karar vermek istemiyoruz. Bu durumlardan dolayı bütün container orchestratorlar birer cluster manager rolünde. Bunların üzerine bir agent kuruyoruz ve bize uygulamayı yönetme imkanı veriyor. Bizim 20 tane 10 core luk makinemiz varsa ben onları 200 core şeklinde bir bütün olarak görüyorum.
  • Containerları kurduk, 5 tane container çalıştıracağım, bunları aynı VM ler üzerinde değil de farklı VM lerde çalıştrımak istiyorum (best practice) gibi mantıksal tercihlerin yapılması ve aynı zamanda bir önceki maddede belirttiğim makine bütününde kullanılan/kalan core hesaplarının yapılması gibi işlemler içinde pencerenin bütününü gören bir mekanizmaya ihtiyacımız var bu noktada bir container orchestrator ihtiyacımız doğuyor.

Bu bilgiler ışığında kubernetes’in çözdüğü ve çözmeye aday olduğu noktalar ;

  • Tüm alt yapıyı tek bir bütün olarak görmemize/yönetmemize olanak sağlıyor.
  • Alt yapımızı daha iyi kullanmamıza olanak veriyor.
  • Containerlarda health check yaparak kontrollü çalışmasını sağlıyor.
  • Bir container herhangi bir sebepten fail duruma geçerse, yenisinin ayağa kaldırılmasını sağlıyor.
  • Maintenance yada failing durumlarında HA şeklinde bir node üzerindeki uygulamaları bir diğerine kesintisiz şekilde taşınmasını sağlıyor.
  • Conteinerların belirlenen kriterlerde auto-scale edilmesini sağlıyor ve aynı zamanda scale olan containerlere yük dağılımını da sağlıyor.
  • Yeni versiyonların herhangi bir kesinti olmadan deploy edilmesini sağlıyor.
  • Service discover gibi bir özellik ile ne-nerde bilmemize olanak sağlıyor.
  • Key/Value Store yani konfigürasyonları containerler dışında store edilmesini sağlıyor.
  • Containerlerin izole bir networkte haberleşmesini sağlıyor.

Google’ın GO dili kullanılarak geliştirdiği Kubernetes’i 2014 yılında açık kaynak hale getirildi ve Cloud Native Computing Foundation tarafından desteklenmektedir. Google tarafından 2004 yılından beri kullanılmakta ve hali hazırda milyarlarca konteyner için kullanılıyor.

Kubernetes konteyner içerisindeki uygulama veya servislerinizin en iyi şekilde çalışmasını sağlar.

Servisleri izler, yük dengelemesi yapar, depolama alanlarınızı yönetir, (Yerel depolama birimlerinizden, Amazon servislerine, NFS ve iSCSI protokollerinden verilmiş depolama birimlerine kadar), secret ve konfigürasyon yönetiminizi yapar, konteynerlarınız hataya düştüğünde otomatik olarak onarmaya çalışır, çok basit şekilde yatayda genişlemenizi sağlar. (CPU kullanımına göre otomatik olarak yapılabilir.)

Konteyner yönetim aracı olarak birden fazla alternatif vardır bunlardan başlıcaları docker swarm ve mesos’dur. Bu arada Kubenetes’de konteyner teknolojisi(Container runtime) olarak sadece docker’ı değil başka konteynerlarıda desteklemektedir, bunlar containerd, cri-o, rktlet konteynırlarıdır.
(continue reading…)

Loading


Docker Nedir

Merhabalar bu yazıda gün geçtikçe popülerliği artan docker ile ilgili bir şeyler yazmak istedim fakat araştırdıkça o kadar güzel yazılar gördüm ki yazmak yerine, benim docker’ı anlama yardım eden yazılardan kısa,net ve anlaşılır bir özet çıkarmak istedim. Kullandığım referansların bir kısımını yazının sonuna ekliyor olacağım.

Konteyner yapısının ve getirdiği farklılıkların daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle eskiden ne yapıyorduk, şimdi ne yapıyoruz bir hatırlayalım.

Sanallaştırma teknolojilerinden önce bir fiziksel sunucu üzerine birden fazla işletim sistemi kurmak mümkün olmuyordu. Farklı her bir işletim sistemi için mutlaka yeni fiziksel kaynak gerekiyordu. Bu durumda her yeni sunucu ihtiyacında temin süresi bekleniyor, alınacak sunucular için rack alanı ayarlanıyor, sistem odasinin soğutma tasarımı ve enerji tüketimi gözden geçiriliyor vs. vs. bir çok olumsuz ve iş yükü getiren detay ortaya çıkıyordu.

Sanallaştırma teknolojileri ile beraber bu durum değişti. Sanallaştırma ile yazılımsal olarak elde bulunan fiziksel donanımların mantıksal olarak ayrılarak birden fazla sanal makine şekline sokulup, kaynakları daha verimli kullanmak başta olmak üzere daha bir çok avantajı beraberinde getirdi diyebiliriz. Sanalaştırma ile onlarca fiziksel makine yerine yüksek kapasiteli tek bir makine içerisine sanal olarak aynı sistemleri kurabilirsiniz. Böylece enerji, kablolama, soğutma, ve sunucuların kapladığı alandan büyük ölçüde tasarruf ve mobilite sağlar. Bakım, onarım, upgrade süreleri kısalır, high availability çözümleri kolaylaşır, olası bir afet veya bir arıza durumlarında downtime sürenizi saniyelere kadar indirir. Bu yapı halen çok yaygın kullanılmakta olup, aşağıdaki resim sanallaştırılmış bir ortamı anlatmaktadır.


(continue reading…)

Loading


  • Sertifikasyon



  • Etiketler

  • Topluluklar

                     
                     
  • Copyright © 1996-2010 Mustafa Bektaş Tepe. All rights reserved.
    Türkçeleştirme Blogizma | AltyapıWordPress